"İki yıl
önceydi. Atatürk caddesinde ellerim cebinde yürüyordum. Beşiktaş camiası yeni
hocasını bekliyordu ve henüz ortada ciddi bir aday bile yoktu. Marcelo Bielsa
projeyi çok beğenmiş ama Avrupa'nın doğusu için erken olduğunu söylemişti.
Favre ise çok önce Gladbach'la sözleşme uzatmıştı. Boşta uygun biri yoktu ve
benim için çember daralmıştı. Zor durumdaydım. Derken telefon çaldı. Yürürken
telefonu açtım. Arayan Fenerbahçe kongre üyesi olan bir arkadaşımdı. Bilic'in
Lokomotif Moskova'dan ayrılacağını duyduğunu söyledi. O dakikadan sonra,
Split'te imza atana kadar yani yaklaşık 2.5 hafta sadece Bilic'e
ulaşmak-projeyi anlatmak-ikna etmek ve imza attırmak için Semih Usta ile
birlikte büyük uğraş verdik. Sonunda anlaştık ve bir yıl birlikte çalıştık.
Daha sonra o bir yıl daha devam etti. Belki bir kupa kaldırmadı ama
sıkıntılarını içine atarak çalıştı ve kulübünü iyi temsil etti. Haklı veya
haksız cezalar aldı, göçebe hayatı yaşadı takımıyla birlikte. Son 20 yılın
18'inde şampiyon olamamış bir takımın antrenörüydü ve "şampiyon yapamaz,
final oynatamaz" eleştirilerine maruz kaldı. Salkım saçak dolu bir İnönü
atmosferi göremeden gidiyor. Beğenmeyenlerin de canı sağolsun.
Sadece iki yıldır tanışıyor olsak da ilk yılını çok yoğun yaşadık. Bazen tartıştık, bazen kırdık birbirimizi, bazen de birbirimize vitaminler, moraller verdik. Ama ilk gün olduğu gibi son günde de beraberdik.
Dostluğun için teşekkür ederim. Yolun açık olsun dostum. Umarım "geçici çözümleri değil kalıcı ve gerçekçi planları olan" bir ailenin parçası olmak üzere tekrar yolun düşer İstanbul'a."
Sadece iki yıldır tanışıyor olsak da ilk yılını çok yoğun yaşadık. Bazen tartıştık, bazen kırdık birbirimizi, bazen de birbirimize vitaminler, moraller verdik. Ama ilk gün olduğu gibi son günde de beraberdik.
Dostluğun için teşekkür ederim. Yolun açık olsun dostum. Umarım "geçici çözümleri değil kalıcı ve gerçekçi planları olan" bir ailenin parçası olmak üzere tekrar yolun düşer İstanbul'a."
Önder
Özen
Kaynak: Fanatik
Türk
futbolundan bir adet Slaven Bilic geldi, geçti. Beşiktaş'ı iki sezon çalıştıran
Hırvat teknik adam iki üçüncülük elde etti. Bilic özellikle oyuncularla
ilişkilerinde başarılı, onlardan verim almayı başarabilen bir hoca olarak göze
çarptı. Pragmatik olarak baktığımızda Beşiktaş için üçüncülük başarı mıdır,
değil midir tartışılır ama bana göre Bilic burada iki başarılı sezon geçirdi.
Beşiktaş'ın derbi kazanamaması ve şampiyonluk yarışından son haftalarda ani bir
şekilde kopması dolayısıyla çok eleştirildi. Fakat oynattığı futboldan keyif
aldık. Bazı zamanlar Beşiktaş'ı çok beğendik. Beşiktaş şampiyon olsa kimsenin
itirazı yok gibiydi. Hem yurt içinde hem yurt dışında beğeniyle izledik.
Kendisine göre daha güçlü ve tecrübeli oyunculardan oluşan rakiplerine oranla
çok daha renkli bir futbol oynadı Beşiktaş bu sezon.
Şampiyonluğun
kaçmasında Bilic'in hatası vardır, oyuna doğru müdahale edememiştir, doğrudur.
Fakat bazen öyle acımasızca eleştiriler aldı ki sanki bu takımı son haftalara
kadar şampiyonluk iddiasıyla başka biri taşıdı. Sanki Avrupa'da İngilizlere
başkası kök söktürdü. Neyse ki kendisine nispeten güzel bir veda yapıldı.
Bilic'i muhtemelen o balkan aksanlı İngilizcesiyle ne Beşiktaşlılar ne de Türk
futbolu unutacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder