Kimisi ''maçlara çıkılmasın!'' dedi, kimisi ''maçlara
çıkılmazsa bu saldırıyı yapanlar hedefine ulaşır'' dedi. Hiçbir şey olmamış
gibi tabii ki davranılamaz. Kırk kişilik bir takımın canına kastedildi. Bir
tepki gösterilmeli bence de, sert bir tepki. Peki kimi suçlayacağız, kime tepki
göstereceğiz? Kendimize bir hedef bulamıyoruz.
Nisan 2011'de ''sporda şiddet'' isimli yasa çıkarıldığında
televizyonlarda yorumculara düşüncelerini sordular. Genel kanı; ''çok güzel
oldu'', ''çok iyi oldu'', ''çok olumlu buluyorum, bundan sonra şiddetin önüne
geçilecek'', ''bu yasa caydırıcı olacak''. Televizyona Galatasaray taraftarı
bir çocuk çıkarıldı. Ufaklığın kafasına maçta cam şişe gelmiş. Bu olay günlerce
işlendi haberlerde. Neyse ki ''sporda şiddet'' yasası geldi de kurtardı
çocukcağızı.
Spor yazarlarının en az yüzde 99'u uyanamadı tuzağa. Türk
futbolu 3 Temmuz sabahına şok üstüne şokla uyandı. Fenerbahçe'nin başına çorap
örülüyordu. Böylece bütün spor camiasına korku salınıyordu. Türk devletinin
dört bir yanını sarmış olan çeteler milleti birbirine düşürüyordu.
Trabzonsporlular ayağa kalktı: ''Fenerbahçe şike yaptı, asıl şampiyon biziz''
diye. Daha sonra Trabzonspor'un da şike yaptığı iddia edildi. Trabzonsporlular
hâlâ ''kupamızı istiyoruz'' diye naralar atıyorlar. Ortaya bir çamur attılar,
kim suçlu, kim suçsuz ayırmak mümkün değil. Ama bir millet bu tuzağa düştü,
ayrıştı.
Geldik 2015 yılına. ''Sporda şiddet'' yasası çok süperdi ama
yetmedi. Şimdi yetmez ama evet. İç güvenlik yasası meclisten geçerse çok süper
olacak. Bir daha hiçbir çocuğun başına şişe isabet etmeyecek, bir daha kimse
şike yapmayacak. Böylece Türk sporu ve ülkemiz arşa erişecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder